10 Eylül 2010 Cuma

Kaç yaşındayım ben? 50 ? 60? 100? İnsan gerçekten hissettiği yaşta mıdır ? Eğer öyleyse ki bence öyle çok yaşlandım ben. Çok çabuk ama çok acı çekerek. Sıradan, dünyevi acılar değiller. Malesef değiller. Normal bi acı olmasını çok isterdim. Ama yıllardır içinde, derinlerinde bi acı varsa ve Allah kahretsin ki bir türlü geçmiyorsa hiç bi zaman içtenlikle iyiyim diyemezsiniz. Acı gittikçe ve büyüyerek artıyor. Kişiler hep aynı ama olaylar farklı. Her defasında daha feci daha yakıcı oluyor. Bi gün gerçekten sona ericek mi bilmiyorum. Yıllardır bitsin diye dualar ediyorum. Gülerken bile. Her yerde her an belki. İçim her cız ettiğinde ve içimdeki o acı yeniden alevlendiğinde yalvarıyorum Allaha. Hiç isyan etmedim şimdiye kadar. Etmicem de. Evet felaket olaylar yaşadım ve yaşamaya hala devam ediyorum ama bunları yaşamam gerekiyo ki yaşıyorum diye düşünüyorum. Ya da mutlaka sonunda bi mükafatı olur diye düşünüyorum. Yaşadığım onca şeyden sonra ayakta durabilmek ya da bu şekilde, güçlü, sorunsuz görünen bi insan gibi yaşayabilmek gerçekten zor. Bazen gerçekten bişey hissedemiyorum. İçimdeki acı sanki duygularımı hissizleştiriyor. Bağıra bağıra ağlamam gerektiği zamanlar hiçbir şey yapmadan oturabiliyorum. Saçma sapan düşünebiliyorum. Orda duran herhangi bir nesneyi mesela. Böyle olduğu zamanlar iyi olmadığımı düşünüyorum. Sonra da zaten iyi olmamam gerektiğini. Geçirdiğim kötü günlerde iyi hissettiğim herhangi bir anda kendimi suçlu hissediyorum. Çünkü o an iyi hissetmemeliyim gibi geliyor. Yaşadığım şey o kadar büyük ki uzun zaman yas tutmalıyım hatta mahvolmalıyım gibi. Allak bullağım. Şu kötü günümde bile hissizim ve bu satırları şu an yazdığım için kendimi yine suçlu hissediyorum. Aklımdan binlerce düşünce geçiyor ama hiçbirini toparlayamıyorum. Kelimeler o kadar hızlı hareket ediyor ve aklım o kadar boş ki anlatıcak o kadar şeyim varken bile yazdığım cümleleri dakikalarca düşünüp anca toparlayabiliyorum. Acı insana yaşadığını hatırlatıyo sanırım. Ve ben sürekli yaşıyorum. Fazlasıyla yaşıyorum. Haddinden fazla. Olmaması gerektiği kadar. Ben böylesine yaşıyoken ve başkaları sadece zaman geçiriyoken hayatın adaletsizliği daha da üzüyo beni. Ben de öyle olmayı o kadar istiyorum ki. Sadece ben değil. Ben ve ailem. İyi olmayı, huzurlu olmayı o kadar fazla hakediyolar ki. Ben mutlu olmasam da onlar olsun çok istiyorum. Döktükleri hatta dökemeyip içine akıttıkları gözyaşlarını gördükçe daha çok üzülüyorm çünkü. Eriyorum o zman işte. Tükeniyorum. Onların yanında güçlü durabilmek her şeyden daha zor. Ama her zaman yaptığım gibi bu sefer de yapıyorum. Sadece boş odalarda ağlıyorum. Dayanamadığım zamanlarda gözlerimi saklıyorum onlardan. Başka dayanakları yok çünkü. Tek bir tane bile. Ben üzülmiym diye gözlerimin içine baktıklarında ne kadar çaresiz olduklarını daha iyi anlıyorum. İçimde yanan böyle büyük bi alevin gözlerimden yaş olarak akması bizim gibi hayat dolu insanlara verilen acıyla mı özdeşleşiyor acaba? Tek dileğim onların bir tanesine bile birşey olmasın. Eğer hayat son darbeyi yapacaksa bu onları benden almak olmasın. Lütfen.. İşte o zaman gerçekten ölürüm.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

sen de yaz yaz yaz bi kenara yaz bütün sözlerini