Hastalığının ilk senelerinde hala aynı odayı paylaşıyorduk ve hastalığı o zamanlarda bu kadar durgun değildi. Her gün farklı bir olayla karşılaşıyor, her gün abimin farklı düşünceleriyle savaşıyor, dinsel konuların içinden çıkamıyorduk. Geceleri inlemeleriyle onu uyandırırdım ve uyandırdıktan sonra hiçbir şey olmamış gibi uykuya dalmasını bekler, nefes alış verişleri derinleşince ve uykuya daldığını anlayınca iç huzuruyla ben de uykuma dönerdim. Bana bişey yapmasından değil, ona bişey olmasından korkuyordum. Ailemi bıçakladığı zaman bile korkmamıştım ondan. Sadece kızgındım. Ona çok fazla kızgındım ve nasıl affedeceğimi bilmiyordum. Benim için çok zor bi durumdu.Bir yanım onu affetmemi çünkü bunu bilinçli yapmadığını, diğer yanım ise ailemi nasıl bıçakladığını her ne kadar hasta olsa bile kesinlikle böyle bişey yapmaması gerektiğini söylüyordu.Hangisini seçersem onun, benim ve ailem için daha iyi olurdu bilemiyordum.Onu affetmeyi seçtim çünkü gözlerindeki perişanlık, üzgünlük ve pişmanlık üzüntümü hayli arttırıyordu. Her ne kadar ölümcül bişey yaptıysa da ona yeteri kadar kızamıyordum.İşin tuhaf kısmı ben bu bıçaklama olayı olduğunda da ondan hiç korkmamıştım. Evde eğer ben de olsaydım beni de bıçaklayacağı apaçık ortadaydı ama ben yine de korkmuyordum. Neden bilmiyorum. Şu ana kadar bana şiddet içerikli herhangi bişey yapmadığından dolayı mı karar veremiyorum. Ama söz konusu ben olduğumda kendini çok fazla tutuyor. Buna eminim. Seneler öncesinde bir kere sofrayı hazırlıyordum. tam tabakları yerleştiriyordum ki abim içerden koşan adımlarla geldi. Gözleri kendisine ait değildi. Kulakları sıkıntıdan kıpkırmızıydı ve dibime kadar gelip elini havaya kaldırdı. Kendi sesi olduğuna hala inanamadığım o sesle napıyosun sen diye bağırdı. Eli havada yumruk şeklindeydi ve yanlış tek bir hareketimle ya da kelimemle onu bana indiricekti.Bişey yapmadım abicim gibi bişeyler geveledim ve sustum. Gözlerim doldu ve ağlamaya başladım. İçerden annem koşarak geldi ve oğlum kardeşin bişey yapmadı neden kızıyosun gibi cümlelerle onu yatıştırmaya çalıştı. Abim bikaç saniye sonra elini indirdi ve beni öperek ben sana bişey yapabilir miyim kardeşim korkma sakın dedi. Sadece o an korktum ondan. O da onun korkusu değil belki de yumruğun inme korkusuydu. Acı korkusu. Emin olamıyorum.
Kendi hayatım ve ailemin hayatı pahasına da olsa diğer yarım olduğu için ondan hiçbir zaman korkamıyorum belki de.Ya da ona yeteri kadar kızamıyorum.Bilemiyorum gerçekten.
Ama son zamanlarda ciddi anlamda sürekli hastalıklı düşünceler geçiyor aklımdan.Ya şimdi balkona çıkarsa yeniden atlarsa, ya mutfaktan bıçak alırsa, ya şimdi yanımda oturuyoken bana bişey yaparsa, ya babama vurursa, ya evden kaçarsa, ya arabada giderken atlarsa, ya şunu yaparsa, ya bunu yaparsa... Beynimden öyle düşünceler geçiyor ki bi an abimin değil de benim şizofren olduğumu düşünüyorum.
Balkondan atladığı günden beri mutfak onun için yasaklı bölge ilan edildi. Sözlü olarak değil ama hepimiz anlaşmışız gibi abimi oraya tek başına çıkarmıyoruz.Ya babam ya annem ya ben mutfağa girer girmez bi bahaneyle arkasından gidiyoruz ve ordan çıkana ya da çıkarana kadar yanında duruyoruz.O bölgeden o kadar korktum ki geçen gece saat 4 civarlarında uyurken mutfağın ışığının açılmasıyla uyandım. Odamın kapısının bir bölümü camlı olduğundan direk görebiliyorum. Herhangi bir ses duymamıştım. Sadece ışıkla uyandım ve nasıl koştuğumu bilemedim. Acıktığını ve yemek yiceğini söyledi. Ben de yalan söyleyerek daha uyuyamadığımı ve benim de acıktığımı söyledim. O odasına geçene kadar da onunla bişeyler yedim.
Dün evde yalnızdık ve dersaneye gidecektim. Babam 15 dakikaya geleceğini söylemişti. Az zamanım vardı ve abimi yalnız bırakmak istemediğimden saçlarımı yıkıyım dedim. Ama banyoda geçirdiğim o 5 dakikalık süre.. Resmen bi ömür gibiydi. Evden çıkan her sesi dinliyodum. Şu an mutfaktaki çekmeceyi mi açtı, acaba bıçağı mı aldı, bana burda bişey yapabilir mi, balkonun kapısı mı açıldı.. gibi paranoyak düşünceler. Saçımı aceleyle duruladıktan sonra resmen içeri koştum. Ve oturmuş televizyon karşısında çekirdek çıtlatıyordu. Nasıl bir oh çektim anlatamam.
Kendi aklımdan böyle paranoyak düşünceler geçerken ve onu masum şeyler yaparken bulduğumda kendime çok kızıyorum. Nasıl böyle şeyler düşünebilirm diyorum. O benim abim! Ama kendime bu kadar kızmama rağmen bu paranoyak düşünceleri aklımdan çıkaramıyorum.
Şu an babamla 1 saat mesafelik bir yere gidiyolar gezmek için.Ve aklımda şu hastalıklı düşünceler var:
-Ya babama araba sürerken bişey yaparsa ve dolayısıyla kaza yaparlarsa,
-Ya babam arabayı sürerken kendini arabadan atarsa(bi kere böyle bişeye yeltenmişti)
-Ya orda sıkıntılanırsa ve kendine herhangi kötü bişey yaparsa.
Sadece güleryüzlü şekilde geri gelmelerini istiyorum. Bu kapıdan çıktıkları gibi dönmelerini istiyorum. Ve dua etmekten başka bi çarem yok. En kötüsü de bu..
canım senin ve ailenin durumu da en az abinin durumu kadar zor.. kolay değil, hem de hiç. Allah sabır versin.
YanıtlaSilBu yazı gerçek mi?
YanıtlaSilÇariçe: Gerçekten öyle. Çok sağol canım.
YanıtlaSilcRn: malesef öyle
Yazını iki kez okudum sevgili Lillysnone,bu gibi durumlarda kendin ve ailen destek olmanız gerekir..hastalığı tam isimlendiremedim ama size en azından onunla yaşarken nelere dikkat etmeniz gerektiği anlatılmalı..Sabır diliyorum..:))
YanıtlaSilhastalığı şizofren. elimizden geldiğince destek oluyoruz zaten. teşekkür ederim :))
YanıtlaSil